Gülse Birsel’in senaristliğini Sinan Çetin’in yönetmenliğini üstlendiği, Gazanfer Özcan ve Hümeyra gibi usta oyuncuların da yer aldığı Avrupa Yakası’nda kadro çoğu zaman değişse bile değişmeyen kadro olarak Gülse Birsel, Levent Üzümcü, Şenay Gürler, Hale Caneroğlu ve Engin Günaydın’ın başrollerini paylaştığı bir komedi dizisidir. Geçmişten günümüze nesilleri etkisi altında bırakmış güldürürken bir sonraki bölümde neler olacağını da düşündürebilmiş bir dizidir.
Karakter Seçimi ve Dergi Ekibi
Gülse Birsel’in kaleminden çıkma Avrupa Yakası dizisi aynı zamanda halkın orta/düşük ve yüksek kesimlerine hitap edebilmiştir, bunun başlıca sebebi karakterlerin gerçekliği. Örneğin; 30’lu yaşlarında ailesiyle yaşamak zorunda kalıp, ailesinin baskılarına katlanan Aslı karakterine rastlamak oldukça mümkündür. Aslı modern bir kadın olmak çabasındadır ancak ailesinin muhafazakar tutumları onu ailesine yalan söylemeye itmektedir. Aynı şekilde Türkiye’nin doğusundan göçmüş ve metropole ayak uydurmaya çalışan Şehsuvar’a (Şesu) da rastlamak mümkün. Şesu kendi durumunda olanların kendisiyle yakınlık kurmasını sağlamaktadır. Selin karakteri en uçuk karakterlerden biri olsa da toplumdan kopmuş, kendi küçük dünyasında zenginlik içinde yaşayan kesimi temsil etmektedir. Gülse Birsel’in karakter seçimlerinde diğer dizilerinde de aslında aynı tiplemeleri kullandığına rastlamışsınızdır. Avrupa Yakası’nı ayıran ise bir ilk olmasıydı.
Karakterlerin bu kadar hayatın içinden seçilmesi Avrupa Yakası’nı diğer yerli komedi dizilerinden ayırmaktaydı. Güldürüde en önemli şeylerden birisi de gerçeklik çizgisini kaçırmamak olmuştur.
Avrupa Yakası Geçerliliğini Koruyor
2004 yılında yazılmış ve kimi zaman çekildiği yılla ilgili anekdotlar sunuyor olsa da espriler genel olarak evrensel seçilmiş; Abba şarkılarıyla hazırladıkları klip gibi. Türkiye’nin mevcut sorunları da ele alınıyor mesela kadına şiddete tepki verilen bir bölüm var (128) . Kadına şiddet 18 sene geçse bile maalesef Türkiye’nin en büyük sorunlarından birisi. Bunun yanında güncel metropol sorunları hala aynıdır. Plaza çalışanlarının tavırları da günümüzde dizideki dergi ekibiyle uyuşmaktadır. O zamandan bu zamana izleyiciyi hiç sıkmadan devam edebilmiş olmasının en büyük sebeplerinden biri de bu olmuştur. 2021 senesinde dahi gerçekliğini sürdürmekte olan olaylar ve karakterlerle birlikte dizi bir efsane olmaya başlamıştır
Burhan Altıntop ve Avrupa Yakası’ndaki Yeri
Avrupa Yakası’ndan bahsedip de Nişantaşı çocuğu Burhan Altıntop’a değinmemek olmaz. Çoğunuzun Burhan Altıntop’la ilgili görüşlerime katılmayacağını düşünüyorum. Dizideki en uçuk ve gerçeklikten uzak karakter olduğunu düşünüyorum. Çevremizde Burhan’lar da var ancak bazı noktalarda gerçeklik ve inandırıcılık algımı tamamen yitirmeye başladım. Kısacası Burhan’a inanmıyorum Nişantaşı’nda yürürken Burhan gibi kendini farklı göstermeye çalışan binlerce kişi görebiliriz belki ama çoğu zaman karakter gerçeklik sınırını aşıyor.
Diziye ilk katıldığında aslında şivesi sadece sinirlendiği zaman ortaya çıkıyordu ancak dizinin devam bölümlerinde tamamen Tokat şivesinden oluşan bir karaktere dönüşmeye başladı. Bu durumun izleyicinin karaktere karşı oluşan tepkisiyle birlikte evrildiğini düşünüyorum. Komik bir karakter olduğu inkar edilemez ama benim favori karakterim olamazdı. Diziye halkın seveceği ve benimseyeceği bir karakter eklenmesi de mantıksız değildi açıkçası. Burhan, Makbule, İzzet arasındaki sürekli değişim gösteren aşk üçgeninin de izleyiciye hitap ettiğini söyleyebilirim. Makbule saf ve temiz bir ‘ev kızı’ Burhan Makbule’nin gözünde modern, şehirli bir eş adayı ve ideal erkekken aynı zamanda kendini İzzet gibi daha maço ve klasik bir erkeğe kaptırmaktan da alıkoyamıyor. Bu tarz durumların Türk TV seyircisine hitap edeceği aşikar.
Avrupa Yakası Komedi İhtiyacına İlaç Gibi Geliyor
Avrupa Yakası’nın yayınlandığı yıllarda onun gibi güldürecek, insanları günlük sorunlarından uzaklaştıracak başka bir dizi daha yoktu. Yayınlanmasının üzerinden geçen yıllara rağmen bu durum Türkiye’de hala stabilliğini sürdürmekte. Çevremde Avrupa Yakası izleyen insanlardan en çok duyduğum şeylerden biri de ‘açıyorum kafamı dağıtıyor, arkada çalması bile yetiyor.’ oluyor. Günümüzde izleyen insanların da çoğunlukla aynı sebeple izlediğine eminim. Ülkemiz komedi sektöründe bu kadar kötü olmasaydı belki Avrupa Yakası şu anki vazgeçilmezliğinde olmayacaktı.
Son olarak Gülse Birsel’in kalemine sağlık demek istiyorum iyi ki böylesine güzel bir dizi yazmış. Bizi bir buçuk saatliğine de olsa günlük streslerden arındırıp mutlu ediyor.
Seaspiracy inceleme yazımı da okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz .
neden efsane çünkü burhan altıntop 😀
😀 Burhan Altıntop dizinin vazgeçilmezlerinden gerçekten.
stresli olduğum zamanlarda izliyorum, direk kafamın içi boşalıyor ilaç gibi bir diziydi böyle yapımları özledik
kesinlikle katılıyorum