İçeriğe geç
, , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Yossi Ghinsberg ‘in Hayatta Kalma Hikayesi

Yossi Ghinsberg

Yosseph “Yossi” Ghinsberg; İsrailli bir maceracı, yazar, girişimci , insani yardım ve motivasyon konuşmacısıdır.

Ghinsberg, en çok 1981’de Bolivya Amazon ormanlarının keşfedilmemiş bir bölümünde üç hafta mahsur kaldığı hayatta kalma hikayesiyle tanınır. Ghinsberg’in hayatta kalma hikayesi, Daniel Radcliffe’in oynadığı 2017 psikolojik gerilim filmi Jungle’a uyarlandı ve başrolde olan Radcliffe, filmde Yossi Ghinsberg’i canlandırdı.

Ghinsberg’in hikayesi aynı zamanda Discovery Channel’da yayınlanan I Couldn’t Be Alive belgesel dizisinde de yer aldı.

Yossi’nin bu vahşi ve heyecan dolu hikayesini okumaya hazır mısınız?

Ormanda Kayboluş

Yossi Ghinsberg 25 Nisan 1959’da Tel Aviv’de doğdu. Ailesi II. Dünya Savaşında Nazi soykırımdan kurtulmuş bir aile idi. Yossi 18 yaşına geldiğinde zorunlu askerlik hizmetini yapmak üzere İsrail Donanmasına katıldı. Zorunlu askerlik hizmeti bitince o zamanlar çok popüler olan Henri Charriere’nin ”Papillon (Kelebek)” adlı romanından etkilenerek seyahat etmeye karar verdi. Bu maksatla pek çok farklı işte çalıştı ve para biriktirmeye uğraştı. Norveç’te inşaat işlerinde çalıştı. Alaska’da balıkçılık yaptı, New-York’ta kamyonlara yük yükledi.

1981 yılında 22 yaşındayken Bolivya’ya gitti. Başkent La Paz’da Avusturyalı bir jeolog olduğunu söyleyen Karl Rurechter ile tanıştı. Karl, deneyimli bir rehber ve jeolog olduğunu, onu yağmur ormanlarının derinliklerine altın aramak için götürebileceğini söyledi. Aynı zamanda Bolivya Amazonlarındaki çok uzak keşfedilmemiş yerli köyüne sefer düzenlediğini anlattı ve onu götürebileceğinin sözünü verdi. 

Şimdi 62 yaşında olan Yossi, “Sanırım yüzümdeki saflığı gördü. Söylediği her kelimeyi içtim. Beni de yanına alması için yalvarıyordum.” diyor.

Heyecanlanan Yossi, birkaç gün önce tanıştığı iki yeni arkadaşına- Amerikalı fotoğrafçı Kevin (29) ve İsviçreli  Marcus Stamm (29)- konuyu açtı ve 3 arkadaş bu sefere katılmaya karar verdiler.

4 arkadaş altın bulma umuduyla yola çıktılar. Dört adam, La Paz’ın kuzeyindeki yağmur ormanlarında bir başlangıç ​​noktasına uçtu ve ardından yaya olarak ormana doğru yola çıktı. Rehber Karl, köye yolculuğun yedi gün süreceğini söylemiş, ormana girmeden önce de üç arkadaşa bir söz vermişti: “Birlikte girdik, birlikte çıkacağız.”

Sağdaki ve ortadaki fotoğraf 22 yaşındaki Yossi Ghinsberg’e ait.

Bir haftalık yolculuk süreci beklediklerinden zor geçiyordu. Ellerindeki malzemeleri ve yiyecekleri azalmıştı. Yossi, “Çok açtık, uzun günler yürüdük ve neredeyse hiçbir şey yemiyorduk.” diye anlatıyor. Açlık dayanılmaz olunca da maymunları avlayıp yemek zorunda kaldılar.

“Maymunları vurduk ve yedik. O açlık düzeyine ulaştığınızda, hiçbir şey iğrenç değil, hiçbir şey korkunç da değil. Elbette birini öldürüp yemezdim ama bu öyle bir durum ki insanların nasıl insan eti yediklerini anlıyorsunuz.”

Bir haftadan fazla yürüdükten sonra köyden hiçbir izle karşılaşmadılar. Böyle olunca grupta gerginlikler çıkmaya başladı. Öncelikle, üç arkadaş Karl’ın Kızılderili köyünün nerede olduğunu gerçekten bilmediğinden şüphelenmeye başladılar. İkinci sorun ise, arkadaşları Marcus’tan bıkmaya başlamalarıydı çünkü o her şeyden özellikle de enfeksiyon kapmış ve ağrıyan ayaklarından sürekli şikayet ediyordu.

En sonunda bir karar verdiler: Köyü aramayı bırakıp geldikleri yoldan Apolo’ya döneceklerdi. Ancak Kevin öfkeliydi çünkü maceralarını kısa kesmek zorunda kalmalarındaki nedeni Marcus olarak görüyordu. Bu yüzden Kevin, nehirde rafting yapmaya karar verdi ve Yossi’yi kendisine katılmaya ikna etti ama Marcus’un onlarla gelmesini istemedi. Bunun üzerine grup ikiye bölündü. Kevin ve Yossi salla nehir üzerinden aşağıya doğru, Karl ile Marcus ise yürüyerek nehrin yukarısına doğru -Apolo’ya- dönmeye karar verdiler. Üç arkadaş bir hafta içinde başkent La Paz’da bir otelde buluşmak üzere anlaştılar. Ertesi sabah erkenden iki grup vedalaşıp farklı yolculuklarına başladılar…

Yossi ve fotoğrafçı Kevin, Marcus’u Karl’la birlikte medeniyete geri dönmeye ikna etmiş, derme çatma bir sal inşa edip Tuichi Nehri üzerindeki yolculuğa başlamışlardı. Ancak kısa bir süre sonra nehirden geçmenin büyük bir hata olduğunu anladılar. Nehir git gide hızlanmış ve akıntıya kapılmışlardı. Sal, bir kayaya çarpana kadar inanılmaz bir hızla nehirden aşağı sürüklendi. Salın kontrolünü kaybettiler ve bir kayaya çarptılar. Suya düştüler. Kevin güçlü bir yüzücüydü ve yüzerek kıyıya ulaşmayı başardı ama Yossi akıntıya karşı salın kalıntılarına tutunmuş debeleniyordu. Sonrasında ise daha fazla dayanamadı ve akıntıya kapıldı.

Yossi der ki: “Yarım saat boyunca suyun gücüyle sürüklendim. Kayalara ve devrilmiş ağaçlara çarparken kafamı suyun üstünde tutmak için mücadele ettim. Acının seviyesi benim tarif etme yeteneğimin ötesinde.”

Yossi boğulmadı. Akıntı tarafından nehrin birkaç kilometre aşağısına taşındı ve sonunda nehir kıyısına yüzmeyi başardı. Tamamen bitkindi. İnanılmaz bir şans eseri sırt çantasını nehirde yüzerken buldu. Sırt çantasında biraz yiyecek, böcek kovucu, çakmak ve hepsinden önemlisi bir harita vardı. Yossi anlamıştı ki iki arkadaşın arasına bir kanyon ve altı-yedi kilometrelik bir orman girmişti.

Tam o sıralarda Kevin da çaresiz hissediyordu. Yossi’nin hayatta olup olmadığını bilmiyordu ama onu aramak için nehir aşağı yürümeye başlamıştı bile. Arkadaşının başına gelenlerden kendini sorumlu hissediyordu çünkü onu kendisiyle birlikte nehirde gitmeye ikna eden oydu. Ancak bilmiyordu ki Yossi oldukça iyimser hissediyordu çünkü Kevin’ın onu arayacağından emindi. Bu yüzden Yossi de nehir yukarı yürümeye başladı ve sürekli arkadaşının adını seslendi.

Yossi nehir boyunca 4 gün Kevin‘i aradı ama bulamadı ve sonunda tek başına yürümeye devam etti. Hiç bir malzemesi ve yiyeceği kalmamıştı. Bulduğu yabani çilek, salyangoz ve yumurtaları yedi.

Sonraki zamanlarda iyimserliği git gide azaldı ve hatta hayatta kalacağından bile şüphe etmeye başladı. Yaban domuzu saldırıları, sürekli zehirli yılan tehdidi, bitmeyen termit ısırıkları…

 Çok zayıf düştü, zorlukla yürüdü.

Ve bir gün, bir gece bir şey oldu…

Ormanın gürültülerle dolu olduğu dehşet gecelerden biriydi. Fakat aniden bir dalın kırılma sesini duyduğu için uyanmak zorunda kaldı. El fenerini açtı ve onu gördü. Gözleri parlayan bir jaguar vardı karşısında. Korkudan titredi Yossi. Büyük kedinin gözleri ona kitlenmişti ve öldürmek için harekete geçmek üzereydi. Tam o anda silahsız olan Yossi’nin aklına bir fikir geldi: Bir kutu sivrisinek kovucu ve bir çakmak. Çakmağı böcek kovucu spreyi yakmak için kullandı ve bir alev yarattı. Bu, jaguarın korkup kaçması için yeterli oldu.

Yossi aklına gelen bu dahiyane fikri aslında “James Bond” filminden öğrendiğini söyler.

Vahşi deneyimleri ardı ardına yaşayan Yossi “Sizin için en kötü deneyim hangisiydi?” sorusuna jaguar cevabını vermez. Onun hiç bitmeyen ve sürekli acı çektiren acısı hep ayakları olmuş. Ayaklarındaki etler ve deriler o kadar çok yırtılmış ve enfekte olmuş ki Yossi bunun hakkında “Derim kalmamıştı. Onlar sadece açıkta kalan et parçalarıydı.” der.

Yossi yine de yürümeye devam etti ve bir gün yürürken patikada bir ayak izi gördü: Bu bir yürüyüş botuydu. Kevin’ın ayak izi olmalı, diye düşündü. Başka ayak bir ayak izi ve ardından başka bir ayak izi bulana kadar izi takip etti. Sonra birden ayak izlerinin Kevin’ın değil en başından beri kendisininkiler olduğunu fark etti. Bir daire içinde dolanıyordu. İşte o anda Yossi, Kevin’ı bir daha asla bulamayacağını anladı. Belki de Kevin ölmüştü? Hatta bundan git gide emin olmaya başlıyordu. Depresyon ve pes ediş tüm bedenini sarmıştı.

Bilemezdi Kevin’ın ölmediğini, hatta hala onu aradığını. Ancak Kevin için de artık bazı şeyler dayanılmaz boyuta gelmişti. Uykusuz ve aç geçen günlerden sonra oldukça halsiz ve bitkindi. Kendine odaklanmaya ve kalan son enerjisiyle nehirden aşağı doğru bir kütük yardımıyla yüzmeye karar vermişti. Kevin inanılmaz şanslıydı. Nehirden aşağı bir kanoyla seyahat eden iki Bolivyalı avcı tarafından kurtarıldı. Şanslıydı çünkü adamlar yağmur ormanın o bölgesinde yılda sadece bir kez avlanırlardı. Daha kısa bir süre önce ya da daha sonra o nehirden geçselerdi belki de Kevin’ı göremeyeceklerdi. Neyse ki Kevin kurtulmuştu. Yerliler Kevin’ı şehre götürdüler ve onu iki gün içinde iyileştirdiler.

Kevin kendini iyi hisseder hissetmez Bolivya’daki bir ordu üssüne gitti ve onlardan Yossi’yi aramalarını istedi. Konuştuğu ordu subayı Yossi’nin öldüğünden emin bu fikre pek yanaşmadı. Kevin’ın ısrarları sonucunda bir uçağa binip Yossi’nin olabileceğini tahmin ettiği yağmur ormanın üzerinden uçmaya ikna etti. Ne yazık ki orman çok sık ve yoğundu. Aynı zamanda çok yüksekten uçmak zorunda kaldılar bu yüzden de hiçbir şey göremediler. Umutsuz bir arama oldu. Kevin kendini berbat hissediyordu. Yine de son bir umutla arkadaşını aramak için tekneyle nehire gitmeye karar verdi.

Yossi neredeyse üç haftadır (20.gün) tek başına mücadele ediyordu. Günlerdir yemek yememişti. Açlıktan ölüyordu, bitkindi ve yavaş yavaş aklını kaybediyordu. Akşam oldu. Ormanda tek başına bir başka geceyi geçirmek için nehrin kenarına uzandı ta ki kulağında vızıldayan bir arı sesine benzer bir ses onu rahatsız edene dek. Gözlerini açtı ve dikkat kesildi. Bu bir arı değildi. Bu bir tekneydi! Yossi bağıramadı, o kadar güçsüzdü ki… Neyse ki gerek de kalmamıştı çünkü Kevin onu çoktan görmüştü.

Yossi bu konu hakkında der ki: “Koşmaya ve çığlık atmaya çalıştım ama kendimi donmuş ve suskun buldum. Kevin’in dönüp beni görmesi bir mucizeydi.”

Kevin’ın arkadaşını bulması milyonda bir şanstı ama yapmıştı. Yossi kurtarıldı. Yerliler Yossi için “Kemiklere asılı bir deri” dediler ve hayatta kalmasını mucize olarak gördüler.

Yossi iyileştikten sonra o ve Kevin La Paz’a -başkente- uçtular. Doğrudan Marcus ve Karl ile buluşmayı kararlaştırdıkları otele gittiler ama Marcus ve Karl orada değildi. İki arkadaşları, Apolo kasabasına asla geri bile dönememişti. Bunun üzerine, Bolivya ordusu yağmur ormanlarında bir arama organize ettiler ancak Marcus ve Karl bir daha hiç görülmedi.

Yossi daha sonra filmde Thomas Kretschmann tarafından oynanan Karl’ın aslında aranan bir suçlu olduğunu öğrendi.

“O bir jeolog değildi, kabile ya da altın da hiç olmamıştı” dedi.

JUNGLE

  • Hikayenin filme uyarlanmasıyla 2017 yılında gösterime girmiş Gerilim/Macera türündeki filmin adı “Jungle” (Orman)’dır.
  • Senaristliğini Justin Monjo, Yossi Ghinsberg ile birlikte yapmıştır.
  • Jungle filmi oyuncu kadrosunda Daniel Radcliffe (Yossi Ghinsberg), Alex Russell (Kevin Gale), Thomas Kretschmann (Karl Ruprechter), Yasmin Kassim, Joel Jackson (Marcus Stamm), Jacek Koman yer alıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Group 6 CopyCreated with Sketch.

More Information?

Fill out your details and we will get back to you as soon as possible.