Blues müzik nedir?
Blues müzik bir isyan. Biraz ağıt, biraz teselli. Yaşama tutunmanın müziği Blues.
Blues, farklı duygular ve müzikal stiller içeren bir tür Afroamerikan müziğidir. Blues terimi, adını Batı Afrika kültüründe cenaze ve yas törenlerinde “acı ifadesi” olarak kullanılan “indigo rengi”nden ve tarlada çalışırken giyilen çivit mavisi tulumdan alır.
Ne zaman ve nasıl başladı?
Tarihi; kenara itilen, dışlanmış insanlarla başlamıştır.
19. yüzyılın başlarında Avrupalılar, köle ticaretinin çok para kazandırdığını keşfettiler. Daha sonra Afrikalıları önce ülkelerine sonra da Amerika’ya götürüp köle ticaretinde kullandılar. Genellikle Afrikalıları tarımsal işler için kullandılar.
İşin ilginç bir yanı da var: Afrikalılar ülkelerinden ayrılırken pek az şey alabileceklerini bilmelerine rağmen müzik aletlerini yanlarında götürmüşler.
Amerika’ya getirilen ilk köleler, Mississippi Nehri tarafından beslenen geniş tarlalara sahip New Orleans ve Memphis bölgelerine yerleştirildi. Afrikalılar tarlalarda çalışırken geleneksel gitarlarıyla ritmik şarkılar çalıp mırıldanırlardı. Bu müzik yerlileri rahatsız ediyordu. Siyahlara karşı davul çalmayı bile yasaklayan çok katı kurallar koydular. Kölelerin müzikle bir araya gelmesini istemiyorlardı. Ancak bir süre sonra Afrikalıların müzikle çalıştıklarında daha verimli olduklarını fark ettiler ve bu müziği görmezden geldiler.
Afrika ilahileri ve çeşitli etnik müzik türlerinden oluşan bu mırıltılar Blues müziğinin ilk örnekleridir diyebiliriz.
Zamanla bu şarkılar umuttan bahsetmeye başladı ve toprak sahipleri bundan rahatsız oldu. Siyahlar üzerindeki baskıyı artırdılar ve onları Hıristiyanlığa geçmeye zorladılar. Ancak bu müziği susturmaya yetmedi, köleler şarkılara İncil’den dualar eklediler ve daha sonra Gospel olarak adlandırılacak müziği yarattılar.
Amerikan iç savaşı Blues müzik için en önemli olaylardan biriydi. Savaş, köleliğe karşı kuzey ile kölelik yanlısı güney arasındaydı. Blues müzik, Amerika’da 1865’ten itibaren köleliğin kaldırılmasıyla yayılmaya başladı.
Siyahların farklı şehirlere yayılmasıyla birlikte Blues müzik birçok türe ayrıldı. Texas ve Chicago, Blues’un merkezi oldu. Bu şehirlerde piyano çalan siyahlar sıklıkla doğaçlama şarkılar çalıp söylüyorlardı. Bu müziği Ragtime olarak adlandırdılar.
Blues un özellikleri nelerdir?
Ölçekler içinde Blues, majör ve minör tuşlar arasında sorunsuz bir şekilde geçiş yapma gibi benzersiz bir özelliğe sahiptir. Bunun klasik örneği, tipik Batı gamlarının notaları arasında gezinen “mavi nota”dır. Mavi nota tam tuşların arasına düştüğü için piyanoda çalınamaz, ancak gitarda duyabilirsiniz. Blues’da birkaç klasik akor dizisi de var. Birçok Blues şarkısı “12-Bar Blues” ilerlemesini kullanır.
Ünlü sanatçıları kimlerdir?
Blues müzik, 1930’ların başında çeşitli müzisyenler sayesinde popüler hale geldi. Trompetçi Louis Armstrong, Blues için ilk ünlü isim olarak tanındı.
1948’de Riley King adlı bir gitarist, ilk siyah radyosu olarak bilinen bir radyoda program yapmaya başladı. 4 yıl boyunca Blues tabanlı çalma listeleri çaldı. Seyirci ona yeni bir isim verdi: “Blues Boy King”. Kısaca B.B. King.
King, Blues’u ve solo temelli sofistike bir stili -tel bükme, shimmering vibrato ve staccato picking içeren- ABD’ye tanıttı. Ve daha sonraki birçok Blues elektro gitaristini etkiledi. Her gitaristin hayran olduğu marka Gibson, onun adına özel bir gitar bile yaptı.
Chuck Berry, Blues ile cesurca deneyler yaptı ve Rock müziğinin temellerini attı.
Kullanılan enstrümanlar nelerdir?
Tipik bir Blues grubu en az bir gitarist, basçı, davulcu ve bir vokalist içerir. Keman, saksafon ve klavyeler de bazı gruplarda solo enstrüman olarak kullanılmaktadır. Vokalist genellikle Blues sesini doldurmak için armonika ve vurmalı çalgılar çalar.
Blues müzik, 20. yüzyılda Amerikan müziğinin en önemli formudur. Gospel müziği, Rock and Roll ve Jazz hatta Hip Hop’un kökleri Blues’a dayanr.
Cornell West der ki: ‘’Blues müzisyenlerinden nefret ediliyordu ve yine de dünyaya aşk hakkında bir şeyler öğrettiler, terörize edildiler ve yine de dünyaya cesaret hakkında bir şeyler öğrettiler. Acılarına ve kötü muamelelerine rağmen, Amerikan tarihinin en önemli sanat biçimlerinden birini yarattılar.’’