Tarihi M.Ö. 2000’li yıllara dayandığı iddia edilen ve ilk somut bulguları M.S. 6. yüzyılda Hindistan’da bulunan satranç, şüphesiz çok eski ve kökeni aristokrasiye dayanan bir oyun. Tarihin birçok sahnesine ve uygarlıklara tanıklık etmiş bu oyun, usta yazar Stefan Zweig’ın kalemiyle birleşince okuru etkisi altında bırakan bir öykü haline geliyor.
Avusturyalı yazar Stefan Zweig’ı bilmeyeniniz çok azdır. Zweig’ın satranca ilgisi hamlelere değindiği Satranç adlı uzun öyküsünden anlaşılıyor. Zweig eserinde dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic ve Naziler tarafından bir otel odasına hapsedilen rakibi Doktor B. arasındaki sürükleyici kapışma üzerinden psikolojik tahlillerde bulunuyor. Evet, kapışma dedim çünkü kitabı okurken acaba hangisi galip gelecek diye merakım sürekli kovaladı beni. Tabi, Zweig’ın amacı bunların ötesinde bir oyun etrafında bir araya gelen iki karakterin zıt dünyalarını ve değerlerini psikolojik tahliller üzerinden okura fark ettirmek. İki dünya savaşına da şahit olmuş ve Hitler’in Almanya üzerindeki baskılarının etkisinin Avusturya’ya kadar uzandığı bir dönemde yaşamış yazarın hiç kuşkusuz yaşadıklarının yazdıkları üzerindeki etkisi inkâr edilemez. Bu anlamıyla Satranç, o dönemin tarihi havası dışında yazarın iç dünyası hakkında da bize birkaç fikir veriyor.


Satranç, Zweig’ın intihar etmeden önce kaleme aldığı son eseri. Bu açıdan yazarın olgunluk dönemi eserlerinden biri aynı zamanda. Zweig, bu eseri Brezilya’da sürgündeyken kaleme alır dolayısıyla eser yazarın karamsar ruh halini de yansıtır. Kitapta Naziler tarafından psikolojik işkenceye maruz bırakılan Doktor B. adeta Zweig’ın kendisinden izler bıraktığı bir karakter. Doktor B., Nazi dönemi öncesi Avrupası’nın insancıllığını barındırırken Czentovic; fazlasıyla soğukkanlı, duygularını yüzüne yansıtmaktan kaçınan ve hırsına yenik düşebilecek karakteriyle savaş sonrası çöken Avrupa’nın izlerini taşıyor. Doktor B. hamleleri öngörme konusundaki sıra dışı yeteneği ve oyundaki profesyonelliğiyle kibirli Czentovic’i şaşırtıyor. Bu iki karakterin birbirine olan zıtlığı Zweig’ın Kıta Avrupası’nda hümanizm ve dünya vatandaşlığı anlayışının sona ermesine yönelttiği gizli bir eleştiri bence. Czentovic, hep kazanmak isteyen tavrıyla bir Hitler modeli çiziyor. Okurlar olay örgüsünü hatırlarsa Czentovic kaybedeceğini anlayınca her hamlesinde neredeyse son dakikasına kadar düşünüyor. Bu da Doktor B. nin otel odasında kapatılırken yakalandığı düşünce hastalığını tetikliyor. Czentovic, Naziler tarafından Doktor B. ye yapılan psikolojik baskının bir benzerini yapıyor adeta. Bu da oyunu kazanabilecekken sağlıklı düşünemediği için kaybetmesine neden oluyor Doktor B.nin.

Tüm bunlar ışığında söylemek gerekir ki Satranç, Zweig’ın unutulmayacak eserlerinden. Her ne kadar Zweig özellikle Satranç, Yakıcı Sır, Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu gibi novellalarıyla bilinse de yazarın biyografik ve otobiyografik türde kaleme aldığı eserlerinden Dünün Dünyası, Marie Antoinette ve Rotterdamlı Erasmus’u da okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
BONUS:
Stefan Zweig’ın intihar mektubunun çevirisi için:
https://www.kafakampus.com/savas-magduru-bir-yazarin-intihar-mektubu-stefan-zweig/
harika..
Teşekkürler 🙂
okumak gerek gerçekten henüz okumamıştım
Kesinlikle tavsiye ederim.
Görünce dikkatimi çekti, amok koşucusu ve olağan üstü bir geceyi okumuştum bunu da alıcam uygun fiyatlılar zaten like butonu eklenmelii 😀
Teşekkürler, keyifli okumalar!
Daha yeni okumuştum ve bu yazıya denk geldim, hemen karşıma çıkması gerçekten şaşırttı beni okuması keyifli ve ucuza bulabildiğimiz kitaplar bunlar bakalım bir dahaki zweig eserine nerede denk geleceğim.
Evet, Zweig’ın kitaplarının böyle bir avantajı var. Kim bilir belki bir dahaki yazımız başka bir kitabıyla alakalı olur 😉