
Merhaba, sevgili okuyucular…
Neredeyse bir senedir bu platformda ilgimi çeken konularda yazılar yazmaktayım. Yazdıklarımın birçoğunun konusunu edebiyat, film incelemesi, genel kültür gibi alanlar oluşturmaktaydı. Ancak kısa bir süre önce bunların yanında mesleğin kapsamına girecek hususlarda da içerik oluşturmaya karar verdim. Bu kapsamda sizlerle paylaşmak istediğim ilk husus stajyer avukatların problemlerine ilişkin olacak. Öyleyse lafı dolandırmadan konuya gireyim.
Genel Bilgi:
Kısa bir girizgâh yapacak olursam; dört yıl aldığım hukuk fakültesi eğitimi nihayetinde mezuniyete hak kazandım ve kısa bir süre önce şimdilik avukatlık mesleğinde ilerlemek üzere avukatlık stajımı başlattım. Avukatlık stajı, hukuk fakültesi mezunlarının avukatlık ruhsatını alabilmek yani avukatlık mesleğini ifa edebilme ehliyetine sahip olmak için tamamlamaları gereken bir yıllık bir staj süreci. Burada amaç hukuk fakültesi mezunlarının, hayata atılmışken avukatlık mesleğinde belirli bir seviyede yetkinlik düzeyine ulaşmaları için kayıtlı oldukları baronun imkanları doğrultusunda çeşitli eğitim veya sınavlara tabi tutularak avukatın hak, yetki, görev ve sorumluluklarını öğrenmelerini sağlamak. Tabi stajyer avukat kavramını da stajyerlerin avukat sıfatına haiz olup olmadıkları noktasında tartışmak gerek fakat üzerinde durmak istediğim konu bu değil.
Bu yazımda sizlerle her sene hukuk fakültesi mezunlarının, “büyük bir çoğunlukla” seçtikleri avukatlık mesleğine adım atmadan önce geçirdikleri staj süreci hakkındaki problemleri paylaşacağım. Bizzat kendimin de bulunduğu bu süreçte, karşılaştığım ve fark ettiğim bu sorunlar beni bu hususta yazmaya itti.

Belki malumatınız vardır: İstanbul Barosu dünyanın en kalabalık barosu. Bu, dünyada en çok avukat sayısına sahip şehrin İstanbul olduğu anlamına geliyor (Bakınız). Tıpkı İstanbul Barosu gibi her avukatın -kamu avukatları hariç olmak üzere- kayıtlı olduğu ve temsil edildiği bir baro var. Avukatlar haklarını bu barolar eliyle kullanır. Baro, avukatların meslek onuru ve etiğine yaraşır bir şekilde mesleklerini ifa etmeleri için avukatlara ve “stajyerlere” çeşitli imkanlar sunar. Barolar, birer meslek örgütüdür. Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesi baroların tanımı ve niteliği hakkında bilgi verir. Buna göre, “Barolar; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlâkını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.” Her bir baronun yönetim, denetim ve genel kurulu vardır. Bu kurullarda görev yürüten kişiler de avukattır ve meslektaşlarının mesleği ifa süresinin bitimine kadar onları temsil eder ve faaliyetler yürütür.

Yani stajyer avukatlar da “meslek mensupları olarak” bu kapsamda kayıtlı oldukları baro tarafından temsil edilmekte fakat stajyer avukatların problemleri “meslek örgütü sıfatına haiz barolar tarafından“ ne kadar dikkate alınıyor ve bu hususta neler yapılıyor? Sadece barolar değil, avukatlar bunun için yeterince çabalıyor mu? Maalesef tecrübe edindiğim ve şahit olduğum kadarıyla çoğu avukat bu konu hakkında umursamaz ve üzülerek söylüyorum ki; çoğu, stajyerlerin yaşadıkları problemlerin bir sorun yumağı haline gelmesine vesile oluyor. Çoğu avukat yanlarında çalıştırmak istedikleri stajyerleri sigortasız, asgari ücretin altında bir ücretle ve angarya işler yaptırarak çalıştırmayı tercih ediyor. Sebebi ise çok net: “UCUZ İŞ GÜCÜ.“
Sebepler ve Sonuçlar:
Şimdi problemlerin ilk sacayağını ele alalım: Staj sürecinin ilk altı ayını adliyelerde, 2. altı ayını en az beş yıl tecrübeli ve bağımsız bir büroda çalışan bir avukatın yanında geçirerek tamamlayan stajyer avukatların çoğu, sürecin ilk altı ayında bu şartları sağlayan bir avukatın yanında çalışmaya başlamakta. Bunun sebebi stajyerlerin adliyelerde geçirdikleri altı aylık staj döneminde ücret almamaları ve mesleğin içine daha erken girmek istemeleri. Staj sürecini mahkeme ve icra dairelerinin iş yükü sebebiyle sadece adliyeye gidip imza atarak geçiren stajyerler, bu dönemi daha verimli geçirmek için erkenden, çalışacak bir hukuk bürosu arayışı içerisine girmekte. Adliyelerde yeterince edinemedikleri bilgi ve tecrübeyi bir avukatın yanında çalışarak edinmeyi tercih eden stajyerler, bir yandan artık öğrenci statüsüne haiz olmadıklarından doğal olarak yeterli miktarda bir ücrete çalışma beklentisi içerisine girmekteler. Fakat benim de içinde bulunduğum stajyer avukatların birçoğu asgari ücretin altında ve sigortasız – 2022 yılına ait net asgari ücret miktarı 5500 TL – çalıştırılmakta. Ki stajyerin yol ve yemek ücreti bürodan büroya değişmekle birlikte bazı avukatlarca ayrıca verilmeyip verilen ücretin içinde sayılmakta. Bunun yanında, stajyer avukatlar, mesleği öğrenmek ve tecrübe edinmek amacıyla girdikleri ofiste bürodan büroya değişmekle birlikte “çoğunlukla” avukatlar tarafından angarya işler yaptırılarak çalıştırılmakta. Peki angarya işlerden kastım nedir? TDK’YA göre angarya, “Bir kimseye veya bir topluluğa zorla, ücret vermeden yaptırılan iş, yüklenti.” veya “Bir kişiye görevi dışında yaptırılan iş.” anlamına geliyor. Stajyer avukatlara yaptırılan angarya işleri de bulaşık yıkamak, çay kahve servisi yapmak, temizlik yapmak, çöp atmak, avukatın getir götürünü yapmak, çantasını taşımak gibi kısaca mesleğin ve stajın kapsamına girmeyen işler olarak nitelendirebiliriz. Staj sürecinin içerisine, mesleği öğrenmenin heyecanıyla giren stajyerlerin çoğu bu angaryalar ve az miktarda ücret karşısında maalesef daha ilk zamanlarında meslekten soğumakta. Bu sebeple, stajyer avukatlar ya mesleğe olan inançlarını yitirip staj sürecini bırakmakta ya da ofis değiştirerek daha iyi şartlarda staj sürecini tamamlamayı ummakta.

İşin komik yanı şu ki stajyerlerin bu şekilde çalıştırılmasını en çok da normal gören ve “normalleştiren” ise avukatların büyük bir kısmı. Kendileri de aynı yoldan geçen “meslektaşlar” bu acı gerçek karşısında çabalamayı tercih etmiyor. Çoğu avukat staj sürecini tamamlamak ve mesleği öğrenmek adına kendilerine başvuran stajyerlere ağır şartlar altında çalışmaktan başka bir seçenek bırakmıyor. Tabi ki tüm avukatları zan altında bırakmak veya suçlamak istemiyorum. Ancak kendimin de içinde bulunduğu bu staj süreci hakkında yaşadığımız sorunları dile getirmenin en doğal hakkım olduğunu düşünüyorum. Konuyu fazla saptırmadan şu noktaya isabet etmek istiyorum: Peki bu sorunlar nasıl çözülebilir veya bu sorunların bir çözümü var mı, ana kaynağı nedir?

Peki Ya Çözüm?
Avukatlık Staj Yönetmeliği’nin 1. maddesi avukatlık stajının amacını açıklar (Bakınız). Aynı Yönetmeliğin 22, 23 ve 24. maddeleri her baronun stajyer avukatlara yönelik vermesi gereken staj eğitim süreci, temel ilke ve yöntemleri hakkında bilgi verir. Burada amaç yukarıda saydığım gibi stajyerin tüm yönüyle mesleğe hazır olmasını sağlamaktır. Ancak stajyer avukatlar mesleki kaygılardan ziyade ekonomik kaygılar içerisinde staj sürecini tamamlamaya çalıştığından bu sürecin ne kadar verimli geçirildiği meçhuldür. Stajyerlerin elbette bir kısmı ailesi tarafından maddi olarak desteklenmekte ise de birçok stajyer bu desteği alamamakta veya ailesine yük olmamak adına almak istememektedir. Bu sebeple öncelikle stajyer avukatların ekonomik kaygılardan uzak bir şekilde staj eğitim ve sürecini tamamlayabilmeleri için staj sürecinin 2. altı aylık döneminde avukatlar tarafından en az asgari ücretle çalıştırılmaları yasal olarak zorunlu hale getirilmelidir. Zira İş Kanunu’na göre, “Hiç kimse asgari ücretin altında çalıştırılamaz ve bunun aksi hiçbir şekilde kararlaştırılamaz.” (Bakınız). Anayasa’nın 55. maddesinin 2. fıkrasına göre, “Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır.” Bu doğrultuda, stajyer hâkim ve savcılar, stajları süresince nasıl ücret alıyorsa aynı hukuk fakültelerinden mezun olan stajyer avukatlara da Devlet tarafından bu yönden ücret ödeme zorunluluğu getirilmelidir. Aksi takdirde stajyer avukatlar ucuz iş gücü olarak görülmeye ve çalıştırılmaya devam edecektir.
Bunun yanında stajyer avukatlara ilk altı aylık staj döneminde, adliyedeki staj sürecinin verimli geçmesi için kanaatimce barolarca verilen staj eğitimlerinin süresi arttırılmalı ve stajın kapsamına giren çeşitli görevler verilerek stajyerlerin ilk altı aylık bu dönemde adliye içerisinde daha fazla aktif olmaları sağlanmaya çalışılmalıdır. Bu süreçte de stajyerlere Devletçe ücret ödemesi yapılmalıdır.
Devlet tarafından, stajyerler bakımından avukatın yanında çalıştırıldıkları 2. altı aylık dönemde sigortalı çalıştırılma zorunluluğu getirilmelidir. Devlet barolarda, asgari ücretin altında ve sigortasız olarak stajyer avukat çalıştıran avukatlar hakkında şikâyet ve cezai mekanizmaların kurulmasını veya barolardaki mevcut disiplin kurulu veya ilgili kurulların bu bakımdan avukatların cezai ve disiplin sorumluluklarına gitmelerini sağlayacak düzenlemeler getirmelidir.

Anayasa’nın 18. maddesinde, “Zorla Çalıştırma Yasağı” başlığı altında “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hükme paralel olarak Avukatlık Kanunu’na stajyer avukatlara avukatın yanında çalıştıkları dönemde angarya işler yaptırılmaması konusunda emredici ve cezai hüküm içeren düzenlemeler getirilmelidir.

Yargının üç ayağından biri olan savunmayı temsil eden avukatlığın meslek ve insan onuruna yakışır ve bağımsız bir şekilde sürdürülmesi için bu önlemler alınmalıdır. Stajyer avukatlar birer avukat adayıdır ve avukatlığa adım atmadan hemen önce maruz kaldıkları mobbing ve emek sömürüsü stajyerlerin mesleğe olan inancını gittikçe kaybettirmektedir. En başta “hukukçu” olan avukatlar bu kimliklerini bir kenara atmadan stajyer avukatlara destek çıkmalıdır. Bu da en başta stajyerlere uygun çalışma koşulları sağlamakla mümkündür.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 23. Maddesine Göre,
1. Herkesin çalışma, işini özgürce seçme, adil ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.
2. Herkesin, herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.
3. Çalışan herkesin, kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlayacak düzeyde, adil ve elverişli ücretlendirilmeye hakkı vardır; bu, gerekirse, başka toplumsal korunma yollarıyla desteklenmelidir.
Sevgili okuyucular, nihayet yazımın sonuna gelmiş olmakla birlikte, size çok önemli olan bu konuyu anlatma ihtiyacı duyduğumu belirtmek isterim. Sadece Devletin, baroların ve avukatların değil aynı zamanda stajyer avukatların bu sorunları çözmek için çabalaması gerekmekte. Bu bir gerçek ki ekonomik kaygıları bertaraf edilen stajyer avukatlar ancak staj sürecini mesleğe en hazır şekilde geçirebilir. Stajyer avukatların ucuz iş gücü olarak görülmediği ve meslek onuruna yakışır bir staj süreci geçirdikleri günleri görmek dileğiyle.
BONUS:

Rastgele Dergi Yazarı
Dicle Berfin Taylan